~ 3 min read
Sevgi Almak İçin Feda Edilenler
Sevgi Almak İçin Feda Edilenler
Çin’de 10. yüzyıl ile 20. yüzyıl arası uygulanan ayak bağlama veya lotus ayak olarak bilinen bir gelenekten bahsetmek istiyorum. Küçük ayaklı kadınların daha makbul ve güzel olacaklarını düşündükleri için, küçük ayaklı kadınların daha iyi evlilikler yapabileceği fikriyle kız çocuklarının ayaklarını sıkıca bağlayarak ayaklarının büyümesini engellemeye çalıştıklarını görüyoruz. Böylelikle yetişkin kadınların ayakları doğal şeklini ve işlevini yitirmiş bir hale geliyor. Bu kız çocuklarına bunu yapmalarının amacı sevilebilir olmaları, mutlu evlilikler yapabilmeleri aslında. Ama onları sakatladıklarının farkında değiller belki de İnsanın en temelden ihtiyaç duyduğu, arzu ettiği bir şey var: sevgi.
Sevgiyi hak edebilmek için karşılamak zorunda olduğumuzu sandığımız özellikleri edinmeye çalışmak, tıpkı lotus ayaklı Çinli kadınların yaşadığı gibi, bize zarar veren, işlevsiz hale gelmemize sebep olan bir çaba haline geliyor.
Sevgi ihtiyacını açtığımızda onaylanma, anlayış, neşeyle karşılanma, takdir görme, değerli olma, dikkat ve ilgi odağı olma ihtiyaçları düşünülebilir. Bebeklikte sevgi almak, bağ kuracağımız güvenilir bir yetişkinin gözetiminde olmamız hayati önem taşıyordu. Kelimenin tam anlamıyla hayati; çünkü sevgi, onay, takdir, değer görmezsek hayatta kalmamız imkânsız olurdu. Aç olduğumuzu, rahatsız olduğumuzu, uykuya ihtiyacımız olduğunu anlayacak kadar dikkatini bize verecek, bu ihtiyaçları karşılayacak kadar bizi sevecek birine ihtiyacımız vardı.
Bu sevgiyi almak için büyüdüğümüz evde, okulda, çevrede sevgiyi almayı kolaylaştıran özellikler nelerse, o özellikleri üstümüze giymek zorunda kaldık. Üzüntünün görmezden gelindiği evlerde; “daimî mutlu, sıkıntısız, kafaya takmayan çocuk” maskeleri takıldı. Öfkenin hoş karşılanmadığı evlerde; “bu benim için uygun değil, kabul etmiyorum demeyen, her halükârda sakinliğini koruyan, her şeye evet demek zorunda kalmış çocuk” maskeleri takıldı.
Neşenin görmezden gelindiği evlerde; “şikâyet eden, problem çıkaran, zor çocuk” maskeleri takıldı. Başarısız denemelerin sevgisizlikle cezalandırıldığı evlerde, “başarısız olma kaygısı yaşayan ve hiç denemeyen çocuk” maskeleri takıldı. Yalnızca aile değil, okul, mahalle, çevre, bir parçası olduğumuz toplum bizlere sevgi alabilmek, sevgiyi hak edebilmek için girmemiz gereken birtakım kalıplar sunuyor, takmamız için maskeler uzatıyor.
Bu maskeler ve düşünülebilecek farklı birçok maske, bu çocuklar büyüdükçe sanki kişilik özelliğiymiş gibi benimsendi ve yetişkin benliğinin bir parçası haline gelmiş oluyor.
Bu çocuklar yetişkin olduktan sonra, sevgi almak için kullandıkları ve işe yarayan bu stratejiler hayatlarını zorlaştıran birer özellik haline gelmiş oluyor. Bu yetişkinler; hiç mutlu olamıyorum, üzüntümü yaşayamıyorum, ağlamaktan utanıyorum, hayır diyemiyorum, başarısız hissediyorum neden böyleyim? Nasıl düzeleceğim? Sorularıyla çare aramaya başlıyorlar. Tabi ki yaşadığı sorunları fark edebilen ve değişime istekli olan yetişkinler çözüm aramaya başlayabiliyorlar.
Sevgi almakla ilgili fark etmemiz gereken birkaç önemli şey var; Yetişkin yaşamımızda sevgi ve ilgi bebeklikteki gibi hayatta kalmamız için olmazsa olmaz bir ihtiyaç değil. Bebeklikte bize bakım veren bir- iki kişinin bizi sevmesi çok önemliyken, yetişkinlikte özellikle bir kişiden sevgi almak zorunda değiliz. İlişki kurabileceğimiz, ulaşabileceğimiz çok insan var ve insani temas, ilgi, dikkat, sevgi farklı kaynaklardan gelebilir. Bunu, yetişkin yaşamının zenginliği olarak düşünüyorum.
Sevgi almak ve hatta aldığımız sevgiyi kabul edebilmek için ihtiyacımız olan şey; sevilebilir olduğumuza inanmak. Sevilebilir olduğumuza inanmadığımızda aldığımız sevgi bize sahte, yalan veya her an bitiverecek tesadüf bir ilgi gibi zayıf görünür. Alamadığımız sevgiler ise sevilmeyecek bir insan olduğumuza önemli kanıtlarmış gibi gözümüze güçlü ve büyük görünür.
Kendi sevgi dilimizi fark etmek. “Sevgi almak” sizin için ne anlama geliyor? Gary Chapman, “Beş Sevgi Dili” kitabında sevgi gösterme şekillerini kaliteli zaman, onay sözleri, hediye alma, hizmet eylemleri, fiziksel temas olmak üzere beşe ayırmış. Sizin için sevgi görmek neye benziyor, siz sevgi gösterirken hangi yolları kullanıyorsunuz? Sevgi almak istediğiniz kişi hangi yolları kullanıyor?
Siz sevginizi nasıl ve kimlere veriyorsunuz? Sevgimiz, ilgimiz çok kıymetli. Herkese bol keseden dağıtabileceğimiz bir şey değil. Sevginizi, şefkatinizi, dikkatinizi hayatınızda kimlere ayırıyorsunuz?
Bahsettiğim bu başlıklar pek çok danışan için terapi odasında üzerine uzunca çalışılması gereken bir konu olarak ortaya çıkıyor. Kimlerden, nasıl bir sevgi almayı beklediğimizi ve kimlere nasıl bir sevgi verdiğimizi düşünerek sağlıklı, sevgi dolu ilişkiler kurabilmemiz mümkün.
Sevgiyle kalın.